Sayfa İçeriği: Orhan Veli Kanık Sözleri, Orhan Veli Kanık Anlamlı Sözleri, En Güzel Orhan Veli Kanık Sözleri, Kısa Orhan Veli Kanık Sözleri, Anlamlı Orhan Veli Kanık Sözleri, Orhan Veli Kanık Kimdir
Türk şair ve yazar Orhan Veli Kanık tarafından kaleme alınmış hayata dair en güzel ve iz bırakan sözlerini siz değerli takipçilerimiz için bir araya derledik.
Orhan Veli Kanık Sözlerini Facebook, İnstagram, Whatsapp ve Twitter, gibi sosyal platformlarda paylaşabilirsiniz.
Orhan Veli Kanık (13 Nisan 1914 – 14 Kasım 1950), daha çok Orhan Veli olarak tanınan Türk şair. Melih Cevdet ve Oktay Rifat ile birlikte yenilikçi Garip akımının kurucusu olan Kanık, Türk şiirindeki eski yapıyı temelinden değiştirmeyi amaçlayarak sokaktaki adamın söyleyişini şiir diline taşıdı. Şair otuz altı yıllık yaşamına şiirlerinin yanı sıra hikâye, deneme, makale ve çeviri alanında birçok eser sığdırdı.
Yeni bir zevk ortaya çıkarabilmek için eski olan her şeyden uzak duran Orhan Veli, hece ve aruz ölçülerini kullanmayı reddetti. Kafiyeyi ilkel; mecaz, teşbih, mübalağa gibi edebi sanatları gereksiz bulduğunu açıkladı. “Geçmiş edebiyatların öğrettiği her şeyi, bütün geleneği atmak” amacıyla yola çıkan Kanık’ın bu arzusu şiirinde kullanabileceği teknik olanakları azaltsa da şair, ele aldığı konular, bahsettiği kişiler ve kullandığı sözcüklerle kendine yeni alanlar oluşturdu. Yalın bir anlatımı benimseyerek şiir dilini konuşma diline yaklaştırdı. 1941 yılında, arkadaşlarıyla birlikte çıkardıkları Garip adlı şiir kitabında bu fikirlerinin örnekleri olan şiirleri yayınlandı ve Garip akımının doğmasına sebep oldu. Bu akım özellikle 1940-1950 yılları arasında Cumhuriyet dönemi şiirinde büyük etki bıraktı.[6] Garip şiiri hem yıkıcı hem de yapıcı özelliği ile Türk şiirinde bir mihenk taşı kabul edilir.
Kanık, şiire getirdiği bu yenilikler yüzünden önceleri büyük ölçüde yadırgandı, çok sert eleştiriler aldı ve küçümsendi. Geleneklerin dışına çıkan eserleri, önce şaşkınlık ve yadırgama, daha sonra eğlenme ve aşağılamayla karşılansa da hep ilgi uyandırdı. Bu ilgi ise kısa zamanda şaire duyulan anlayış, sevgi ve hayranlığın artmasına yol açtı. Sait Faik Abasıyanık da Orhan Veli’nin bu yönüne dikkat çekerek onu “üzerinde en çok durulmuş, zaman zaman alaya alınmış, zaman zaman kendini kabul ettirmiş, tekrar inkâr, tekrar kabul edilmiş; zamanında hem iyi hem kötü şöhrete ermiş bir şair” olarak tanımladı. Her ne kadar Garip döneminde yazdığı şiirleriyle öne çıksa da Orhan Veli “tek tür” şiirler yazmaktan kaçınmıştı. Durmadan arayan, kendini yenileyen, kısa yaşamı boyunca uzun bir şiir serüveni yaşayan Kanık’ın edebiyat hayatı farklı aşamalardan oluşmaktadır. Oktay Rifat bu durumu “Orhan Fransız şairlerinin birkaç nesillik şiir macerasını kısacık ömründe yaşadı. Türk şiiri onun kalemi sayesinde Avrupa şiiriyle atbaşı geldi.” ve “Birkaç neslin belki arka arkaya başarabileceği bir değişmeyi o birkaç yılın içinde tamamladı.” sözleriyle açıkladı.
Orhan Veli, 10 Kasım’da bir haftalığına geldiği Ankara’da belediyenin kazdığı bir çukura düştü ve başından hafifçe yaralandı. İki gün sonra İstanbul’a döndü. 14 Kasım günü bir arkadaşının evinde öğle yemeği yerken fenalık geçiren şair hastaneye kaldırıldı. Beyinde damar çatlaması yüzünden başlayan rahatsızlığın sebebi doktor tarafından anlaşılamadı ve Kanık’a alkol zehirlenmesi teşhisiyle tedavi uygulandı ancak beyin kanaması geçirdiği sonradan anlaşıldı. Aynı akşam sekizde komaya giren şair gece 23.20’de komadan çıkamayarak Cerrahpaşa Hastanesi’nde hayata veda etti.
Bekliyorum! Öyle bir havada gel ki, vazgeçmek mümkün olmasın.
İçimde sonsuz bir sevinç. Bağırmak istiyorum; boş ver, diye haykırmak istiyorum.
Yaşamak kolay değil ya kardeşler, ölmek de değil; kolay değil bu dünyadan ayrılmak.
Sevdiğim insanlara kızabilirdim, eğer sevmek bana mahzun durmayı öğretmeseydi.
Ağlasam sesimi duyar mısınız, mısralarımda; dokunabilir misiniz, gözyaşlarıma, ellerinizle?
Şiir yazıp eskiler alıyorum. Eskiler verip Musikiler alıyorum. Bir de rakı şişesinde balık olsam!
Ben ki her akşam yatağımda onu düşünüyorum, onu sevdiğim müddetçe yatağımı da seveceğim.
Büyüdüm, işsiz kaldım, aç kaldım. Para kazanmak gerekti, girdim insanların içine, insanları gördüm.
Anlamıyorum dilinden artık geceyi saran güzelliğin. İçim, kör bir kuyu gibi derin ve sonsuz rüyasında yalnızlık.
Yüz kelimelik bir şiirde yüz tane güzellik arayan vardır. Halbuki bin kelimelik bir şiir bile bir tek güzellik için yazılır.
Sokakta giderken, kendi kendime gülümsediğimin farkına vardığımda, beni deli zannedeceklerini düşünüp gülümsüyorum.
İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı.
Beni bu güzel havalar mahvetti.
Ve ihtimal; sen yeni beni sevmeyeceksin.
Farz et ki rüzgardım, esip geçtim hayatından.
Şiir, bütün özelliği edasında olan bir söz sanatıdır.
Öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın.
Şeytan diyor ki: Aç pencereyi; bağıɾ, bağıɾ, bağıɾ; sabaha kadar.
En delikanlı mevsimdir kış. Yüzüne yüzüne vurur yalnızlığını.
Gemiler vardı, limanda gemiler. Her biri yeni bir ufka gider.
Dayanılmaz şey değil. Benim de mi düşüncelerim olacaktı.
Eski bir sevdadan kurtulmuşum artık büyük kadınlar güzel.
İmkansız şey şiir yazmak aşıksan eğer ve yazmamak, aylardan nisansa.
Bekliyorum! Öyle bir havada gel ki, vazgeçmek mümkün olmasın.
Aklımdan çıkmıyorsun, dedim. Başka türlüsünü yorgunum anlatmaya.
Yanlış işler görenler bile o işleri memleket sevgisiyle gördüklerine inanırlar.
Yalnız seni sevdiğimden ve yalnız seni seveceğimden başka bir şey düşünme.
Güzel kadınları severim, işçi kadınları da severim, güzel işçi kadınları daha çok severim.
O gece gördüm, onun gözlerinde gördüm; gün ne güzel doğarmış meğer açık denizde!
Siyah akar Zonguldak’ın deresi. Yüz karası değil, kömür karası. Böyle kazanılır ekmek parası.
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, kelimelerinse kifayetsiz olduğunu. Bu derde düşmeden önce.
İşim gücüm budur benim. Gökyüzü boyarım her sabah, hepiniz uykudayken. Uyanır bakarsınız ki mavi.
Gariban, Ne bir güzel var avutacak gönlümü bu şehirde, ne de bir tanıdık çehre. Bir tren sesi duymaya göreyim, iki gözüm, iki çeşme.
Öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın. Sessizce ağladığım anları kimse çığlık çığlığa hıçkırıklara dönüştürememiş olsun.
Şiir, yeryüzündeki tüm kuşları aynı anda havalandırma hareketidir.
Boş konuşan insan çana benzer, içi boş olduğu için çok ses çıkartır!
Gün ışığında hissemize razıydık kendimize hüzünler icat ettik avunamadık.
Neler yapmadık şu vatan için. Kimimiz öldük, kimimiz nutuk söyledik!
Şiir yazma hastalığım hep böyle havalarda nüksetti. Beni bu güzel havalar mahvetti.
Pencere, en iyisi pencere; geçen kuşları görürsün hiç olmazsa; dört duvarı göreceğine.
Bir yer var biliyorum, her şeyi söylemek mümkün; epeyce yaklaşmışım, duyuyorum, anlatamıyorum.
Ben ki her akşam yatağımda onu düşünüyorum, onu sevdiğim müddetçe yatağımı da seveceğim.
Bir dağ başı yalnızlığı yaşıyorum yeniden. Dağ başı yalnızlığı ölümden beter. Hiç kimse aramasa sormasa beni. Sen gelsen yeter.
Ama benim için güzel şehir, çirkin şehir diye bir şey yok. Sadece senin bulunduğun şehir, senin bulunmadığın şehir diye bir şey var.
İşim gücüm budur benim gökyüzünü boyarım her sabah hepiniz uykudayken. Uyanır bakarsınız ki mavi. Deniz yırtılır kimi zaman. Bilmezsiniz kim diker. Ben dikerim.
Bilmezler yalnız yaşamayanlar, nasıl korku verir sessizlik insana; insan nasıl konuşur kendisiyle; nasıl koşar aynalara, bir cana hasret, bilmezler.
Ben bir ömür göz yaşı hapsine mahkum edilmişken, senin gerçek sandığın sahte aşklarla, gülümseyecek olan gözlerin beni her gün bir kat daha öldürüyor.
Çok hakkın var üstümde helal etmezsen, kul hakkı bu, şaka değil eğer helal etmezsen, dua etmeyi bir yana bırak, camiye gidip Allah’ın halısına bile basamam utancımdan.
Ne kağıt yeter ne kalem. Mesut sanmam için kendimi bunların hepsi. Hepsi fasa fiso, ne takayım, ne tekneyim. Öyle bir yerde olmalıyım, öyle bir yerde olmalıyım ki ne ışık ne sis ne buğu gibi insan gibi.
En iyi savaşı olan sömürgeciliği kullanır insan. Ağlar bazıları, bazıları gülerek yapar bu işlemi, hem de kime güldüğünü bilmeden. Aldatır ya sanır ki karşıdaki yedi yalanı, aslında ta kendisidir aldatan insanı.
Duyduğum yoktu ne vakittir. Güvercin sesi, kumru sesi, pencerede; içime gene yolculuk mu düştü, nedir? Nedir bu yosun kokusu, martıların gürültüsü havalarda; nedir? Yolculuk olmalı, yolculuk.
Sıvanmış, boyanmış bir binanın tuğlaları arasındaki harcı göremeyiz. Bina tamamiyetini ancak bu harçla temin ettiği zamandır ki, onu teşkil eden tuğlaları teker teker görmek, onların vasıfları üzerinde düşünmek fırsatını elde ederiz.
Asma suratını, deme be kadın, ne değişir? Yine, İstanbul’daki asma köprüler gibi asma gülücükler iliştiririm yüzüme ve gözlerimin altından binlerce Marmara akıtırım. Şu Orhan Veli’nin de alacağı olsun. Serde erkeklik varmış; ağlanmazmış.
Sokakta giderken, kendi kendime gülümsediğimin farkına vardığım anlarda insanların beni deli zannedeceğini düşünüp gülümsüyorum.
Her gün bu kadar güzel mi bu deniz? Böyle mi görünür gökyüzü her zaman? Her zaman güzel mi bu kadar; bu eşya, bu pencere? Değil, vallahi değil; bir iş var bu işin içinde.
Biliyorum, kolay değil yaşamak ama işte bir ölünün hala yatağı sıcak birinin saati işliyor kolunda yaşamak kolay değil ya kardeşler ölmek de kolay değil; Kolay değil bu dünyadan ayrılmak.
Aşk, benim için de, benim gibiler için de, biraz fazla. Fazla güzel bir şey. Ne uçmak geliyor elimden, ne de ötmek. Her şeyden önce yiyip içmeye ihtiyacım var; halbuki, aşık olursam yiyip içemem.
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı. Önce hafiften bir rüzgar esiyor; yavaş yavaş sallanıyor yapraklar ağaçlarda; uzaklarda, çok uzaklarda, sucuların hiç durmayan çıngırakları. İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı.
Gün olur, alır başımı giderim, denizden yeni çıkmış ağların kokusunda şu ada senin, bu ada benim, yelkovan kuşlarının peşi sıra. Dünyalar vardır, düşünemezsiniz; çiçekler gürültüyle açar; gürültüyle çıkar duman topraktan. hele martılar, hele martılar, her bir tüylerinde ayrı telaş! gün olur, başıma kadar mavi; gün olur, başıma kadar güneş; gün olur, deli gibi.
Bir önceki yazımız olan Reşat Nuri Güntekin Sözleri başlıklı makalemizde En güzel Reşat Nuri Güntekin sözleri, Reşat Nuri Güntekin ve Reşat Nuri Güntekin kimdir hakkında bilgiler verilmektedir.
Yayınlanma Tarihi: 13 Eylül 2020
Kategori: Ünlü Sözler
Görüntüleme: 4213 Defa
Etiketler: En güzel Orhan Veli Kanık sözleri Orhan Veli Kanık Orhan Veli Kanık kimdir Orhan Veli Kanık sözleri