Sayfa İçeriği: Yılmaz Güney, Yılmaz Güney İz Bırakan Sözleri, En Güzel Yılmaz Güney Sözleri, Kısa Yılmaz Güney Sözleri, Yılmaz Güney Anlamlı Sözleri, Yılmaz Güney Kimdir
Türk sinema oyuncusu, yönetmen, senarist ve yazar olan Yılmaz Güney tarafından söylenmiş en güzel sözlerini siz değerli takipçilerimiz için bir araya derledik.
Yılmaz Güney Sözlerini Facebook, İnstagram, Whatsapp ve Twitter, gibi sosyal platformlarda paylaşabilirsiniz.
Yılmaz Güney (1 Nisan 1937; Yenice, Yüreğir, Adana – 9 Eylül 1984, Paris), Türk sinema oyuncusu, yönetmen, senarist ve yazar. Özellikle Çirkin Kral dönemi sonrasında yazdığı Cannes ödüllü Yol, Sürü, yazıp yönettiği ve oynadığı Umutsuzlar, Baba, Ağıt, Endişe gibi filmleriyle tanınır.
Yılmaz Güney’in gerçek adı Yılmaz Pütün’dür. Kendi ifadesine göre Pütün, kırılması zor sert meyve çekirdeği demektir. 1937 yılında, köylü bir ailenin iki çocuğundan biri olarak dünyaya gelmiştir. Zaza kökenli babası Siverek’in Desman köyünden olup Kürt kökenli annesi Muş’un Varto ilçesindendir. Kendisi Adana’da büyümüş ve Adana birçok filmine konu olmuştur. Adana’da bir süre Kemal ve And Film şirketlerinin bölge temsilcisi olarak çalışmıştır. Üniversite okumak üzere İstanbul’a gitmiş Atıf Yılmaz ile tanışmıştır. Bu süreçte bir yandan da hikâyeler yazmıştır. Daha sonra Atıf Yılmaz’ın da desteğiyle sinemada çalışmalarına başlamıştır.
Yılmaz Güney, 1959 yılında Atıf Yılmaz’ın yönetmenliğini yaptığı Bu Vatanın Çocukları ve Alageyik isimli filmlerin hem senaryosunu yazar hem de filmlerde rol alır ve oynar. Karacaoğlan’ın Karasevdası’nda da yönetmen yardımcılığı yapar. Yeni Ufuklar ve On Üç gibi dergilere de öyküler yazan Yılmaz Güney, bir öyküsünde komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle yargılanır ve 1961 yılında bir buçuk yıl hapis cezasına mahkûm olur. İki yıl sonra tekrar kaldığı yerden devam eden Yılmaz Güney, o dönemde daha çok macera filmleri çeker. Filmlerinde ezilen, hor görülen bir “Anadolu çocuğunun” otoriteye başkaldırısı vardır. Bu dönemde Çirkin Kral lakabını alır. Bu dönemdeki en önemli Lütfü Akad’ın yönettiği ve kendisinin yazdığı bir film olan Hudutların Kanunu’dur. Bu dönem boyunca oyunculuğunu geliştiren Yılmaz Güney, abartısız ve yalın oyunculuk anlayışı bu dönemde artık oturtmuştur.
Yılmaz Güney, 1971 yılında Efraim Elrom’un öldürülmesinden sorumlu olan başta Mahir Çayan olmak üzere diğer Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi üyelerini sakladığı[3] gerekçesiyle 2 yıl hapse ve sürgüne mahkûm edildi. Yılmaz Güney içeride kaldığı süre boyunca sinema ve sanat ile ilgili fikirlerini; şiir ve öykülerini o dönemde çıkarmaya başladığı Güney dergisinde yayınlamıştır. 1974’te cezaevinden çıktı. İki yıldan fazla cezaevinde kalan Yılmaz Güney aynı yıl Arkadaş filmini çekti. Yine aynı yıl Endişe adlı filmi çekerken Yumurtalık ilçesindeki bir gazinoda ilçe yargıcı Sefa Mutlu’yu öldürmekten tutuklandı ve 25 Ekim’de Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlayan yargılamaların sonucu 13 Temmuz 1976’da 19 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Beş yıl hapis yattıktan sonra 9 Ekim 1981 tarihinde izinli olarak çıktığı Isparta Yarı Açık Cezaevinden yurt dışına firar etti. Yılmaz Güney’in hapisten kaçışı da filmlerini anımsatmıştır. Hapse girmeden önce çekmiş olduğu Şeytanın Oğlu filminde, bir günlük bayram izninde dışarı çıkan ve kayıplara karışan bir adamın hikâyesini anlatmıştır. Filmine benzer bir yaşantı tecrübe etmiştir. Bir günlük izin ile hapisten çıkan Güney, Antalya’nın Kaş ilçesinden Yunanistan’a bağlı Meis adasına, oradan da İsviçre’ye kaçmıştır. Daha sonra Fransa’ya geçer ve yaşamının geri kalanını orada geçirir.[6]
Cezaevinde sinema ile olan ilgisi devam etti. Bu dönemde yazdığı Zeki Ökten tarafından çekilen Sürü ve yurt dışında ve yurt içinde büyük ilgi gören ve Şerif Gören tarafından Yol çekildi. Cezaevindeyken GÜNEY adlı bir sanat-kültür dergisi çıkardı. Yol’un kurgusunu tekrar yaptı ve Cannes Film Festivali’nde ödül aldı[7]. Yurt dışına kaçtıktan sonra Fransa’da Duvar filmini çekti. Güney’in, 1976 yılında Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi’nde tanıklık ettiği, çocuklar koğuşunda çıkan ve tüm cezaevine yayılan bir isyanın sinemaya aktarıldığı Duvar onun son filmi olmuştur. Son yıllarını Paris’te geçiren Güney, mide kanseri nedeniyle 9 Eylül 1984’te yaşamını yitirdi. Mezarı Paris’te bulunan Père Lachaise Mezarlığı’nda 62. kısımda bulunmaktadır.
Babam dünyanın en güçlü adamıydı. Bir ekmeği hepimize bölebiliyordu.
İnsanı yaşatan içimizdeki hayat böceğidir. O ölürse hayatımızın da tadı biter.
Ben kimsenin canını yakmadım onlar benim ateş olduğumu bile bile geldiler.
Daha önce acı çekmiş biriyle birlikte olun! Çünkü onlar mutluluğun değerini iyi bilirler.
Ben bir kavga adamıyım. Sinemam da bir kavganın halkımın kurtuluş kavgasının sinemasıdır.
İdam sehpasında bir mahkûm yaşamayı ne kadar çok istiyorsa ben de seni o kadar çok seviyorum.
Pardösüsü olanlar kışı özlerdi. Ekmeği olanlar akşamı uykusu olanlar geceyi beklerdi. Ölüm beni çağırıyor.
Biz önceden küçük şeylerle mutlu olan insanlardık. Sonra aklımıza sevda diye bir şey soktular toparlanamadık.
Dostluğu ve sevgiyi yeni doğmuş tüm bebeklerin yüreğine yazmak isterdim onlarla birlikte büyüsün bütün dünyayı sarsın diye.
Hayatı kendim için yaşamıyorum! Ve korkmuyorum hiçbir şeyden. Başıma gelecekleri de biliyorum. Her şeye rağmen düşmana inat yaşayacağız. Yarın bizim çünkü.
Bazıları çok fakir… Düşünsenize sadece paraları var.
Kızdığım zaman değil, sustuğum zaman bitmiştir.
Bir köpeğin dostluğu bir dostun köpekliğinden iyidir.
Kimin gerçeği olursan ol artık benim hayalim bile değilsin.
Teller büyük evleri korurmuş köpeklerde büyük adamları.
İçimi yalayıp geçen hüzün geride mutlu düşler bırakıyor sevgili.
Bir çayın şekersizine bir de insanın şerefsizine alışamadım gitti.
Benim acıya verecek bir şeyim kalmadı. Mutluluktan alacaklıyım.
Adam olmak bir grubu dahil olmak değil bir duruşa sahip olmaktır.
Biz de bilirdik sevgiliye karanfil almasını lâkin aç idik yedik karanfil parasını.
Bizim parasızlıktan kesemediğimiz sakalımız serseriye moda olmuş.
Paranla şeref kazanma şerefinle para kazan ki paran bittiğinde şerefin de bitmesin.
Bu duvarlar yetmiyor bizi ayırmaya bilesin. Bu parmaklıklar bu demir kapılar bu hava inan.
Unutmak zaman ister demiştim yanılmışım. Zaman değil yürek istiyormuş. O da sende kaldı.
Sen elin cilalı mermer taşlarında kibar beylerle dans ederken ben her gün Azrail’le dans ediyordum!
Sen hiç ölümün gölgesinde özgürlüğü yaşadın mı? Bir garibanın elinden tutup da hiç kadere rest çektin mi?
Ben en azından katilimi tanıyorum. Fakat sen bir gün sevilmediğin bir yürekte kim vurdu ya gideceksin.
Gülümsüyorum! Çünkü biliyorum ki gülümsemek dostlarıma karşı sunduğum en iyi ikram düşmanlarıma karşı en asil darbedir.
Asıl hapishane insanın kafasında yarattığı hapishanedir. Hayatı sınırlayan hapishane odur ki ilk fırsatta yıkılmalıdır. Dünyayı daha iyi kavrayabilmek için.
Damla damla sevgili. Bir gün akıp gideceğiz hayata. Duvarlar yıkılacak açılacak bütün kapılar bilesin. Benim yüreğim sensin şimdi seni vurur durur. Ve yine damla damla çoğalıyorsun içimde.
Hadi takas edelim bir şeylerimizi. Mesela gülüşünden ver ömrümden al.
En zor en imkânsız zamanda dahi başarıya gitmenin tek yolu çalışmaktır.
Zulme dayalı tüm saltanatlar yıkılacaktır! Sen babanın oğluysan bende Allah’ın kuluyum.
Bazen bir yumrukta yıkacak kadar güçlü bazen bir serçe kadar güçsüzsem bir nedeni vardır.
İnsanları taş duvarlar demir parmaklıklar arasında terbiye etmeyi, onların düşüncelerini önlemeyi düşünen anlayış yıkılacaktır.
Biz hep gurbet türküleri söylemek istemiyoruz. Dağlarımız ovalarımız ırmaklarımız bizi bekliyor. Bir köle olarak yaşamaktansa bir özgürlük savaşçısı olarak ölmeyi tercih ederim.
Hayatın iyi uslu bir seyircisi olmaktansa hayatın içinde başarısız bir adam olmak bin kere daha iyidir. İyi bir boks seyircisi olmaktansa kötü bir boksör olmayı göze almak daha iyidir.
Eğer bir toplumda devrim ve toplumsal değişim için koşullar olgunlaşmışsa ama bu toplumsal değişimi gerçekleştirecek bir güç yoksa o toplum için için çürümeye başlar.
Baylar korkunuzu telaşınızı anlıyoruz. Bugün otlandığınız toprakları fabrikaları madenleri korumak için her türlü vahşete hazırsınız. Ama bilmelisiniz ki korkunun ecele faydası yoktur ve hiçbir vahşet bizi haklı davamızdan caydıramayacaktır.
Güzellik bir bütünün sonucudur. Bunun için kolay görülmez kolay varılmaz kolay anlaşılmaz.
Geride kalan tek şey yüreğim. Sahip bile çıkamıyorum artık ona! Baksana almış başını gitmiş sana.
Faşizm hangi ülkede olursa olsun sadece o ülkenin işçisine ve halkına değil tüm dünya işçilerine ve halkına karşıdır.
Dünyanın öbür ucunda hiç tanımadığımız bir insanın gözyaşı bile içimizi parçaladı. Kedilere ağladık kuşların yasını tuttuk.
Ülkemden ayrılışım özgür olmak yaşamak istediğimden ötürü değil özgürlük ve demokrasi kavgasına daha etkin ve aktif bir biçimde katılabilmek içindir.
Arkadaşlar! Dışarı da bir şeyler oluyor farkında mısınız? Uykuda olanları sarsın uyandırın. Herkese söyleyin yakında ışıklar kesilebilir. Karanlıkta ne yapacaksınız?
Sorunun esası şudur ya devrim yolunu seçeceğiz ya da bu düzenin baskılarına haksızlıklarına boğun eğerek şu ya da bu biçimde teslim olarak yaşamayı seçeceğiz. Bu çeşit bir seçiş yok olmanın bir biçimidir.
On binlerce milyonlarca insan beni izler hedefim onların sevgisine layık olmak farkında olmadıkları şeyleri göstermek onları uykularından uyandıracak filmler yaparak onları toplumsal mücadeleye katmak için çalışırım.
Yüreğimizin zayıflığı kimi zaman hayat karşısında bizi zayıf yaptı. Aslında ne güzel şeydir insanın insana yanması sevgili.
Ne güzeldir bilmediğin birinin derdine üzülebilmek ve çare aramak. Ben bütün hayatımda hep üzüldüm hep yandım.
Hayat bize mutlu olma şansı vermedi sevgili biz kendimizden başka herkesin üzüntüsünü üzüntümüz acısını acımız yaptık.
Sevgili yetmiyor sevgili sözü tek başına. Karşılamıyor içimi dolduran duyguyu. Oysa ben sevgili derken neler düşünüyorum bilsen.
Her şeye rağmen düşmana inat yaşayacağız. Yarın bizim çünkü. Biz öleceğiz ama çocuklarımız bırakacağımız mirası taşıyacaklar yüreklerinde. Ve onların yürekleri bizim altında ezildiğimiz korkuları taşımayacak.
Dağlarımız ovalarımız ve ırmaklarımız bizi bekliyor. Biz bütün ömrümüzü gurbette geçirip gurbet türküleri söylemek istemiyoruz. Biz yiğitlikleri ile destanlar yazmış bir halkız ve önümüzde duran bütün güçlükleri yenecek. Aceme kararlılığa ve koşullara sahibiz. Dost ve düşman herkes bilsin ki, kazanacağız mutlaka kazanacağız.
Sizi kendi yarattığınız sosyal-siyasal çelişmeler içinde döktüğünüz ve dökeceğiniz kanlar içinde boğacağız. Bizim ülkemize dönme hem de zaferle dönme umudumuz ve güvenimiz vardır. Ama sizler bir gün kaçacak ve bir daha dönemeyeceksiniz. Beyaz Ruslara bakın kral Faruk’a Şah’a Somoza’ya bakın ve halkın geleceğini görün.
Bir önceki yazımız olan Hz. Ali Sözleri başlıklı makalemizde Hz. Ali, Hz. Ali kimdir ve Hz. Ali özlü sözleri hakkında bilgiler verilmektedir.
Yayınlanma Tarihi: 19 Ekim 2020
Kategori: Ünlü Sözler
Görüntüleme: 4396 Defa
Etiketler: En güzel Yılmaz Güney sözleri Yılmaz Güney Yılmaz Güney kimdir Yılmaz Güney sözleri