Sayfa İçeriği: Hz. Ali Sözleri, Hz. Ali Özlü Sözleri, En Güzel Hz. Ali Sözleri, Kısa Hz. Ali Sözleri, Hz. Ali Anlamlı Sözleri, Hz. Ali Kimdir
İslam ile müşerref olan ve ilk Müslümanlardan olan Hz Ali tarafından söylenmiş en güzel ve anlamlı sözlerini siz değerli takipçilerimiz için bir araya derledik.
Hz. Ali Sözlerini Facebook, İnstagram, Whatsapp ve Twitter, gibi sosyal platformlarda paylaşabilirsiniz.
Ali bin Ebu Talib (599, Mekke – 28 Ocak 661, Kufe), İslam Devleti’nin 656-661 yılları arasındaki halifesi. İslam peygamberi Muhammed’in hem damadı hem de amcası Ebu Talib’in oğlu olan Ali, Muhammed’in İslam’a davetini kabul eden ilk erkektir. Sünni İslam’a göre Ali, dört halifenin sonuncusu, Şii İslam’a göre ise imamların ilki ve Muhammed’in hak vârisidir. Şii ve Sünni İslam arasındaki farklılaşmanın ana nedeni Muhammed’in gerçek vârisinin kim olduğu konusundaki görüş farklılığından ileri gelmektedir.
Ebu Talib ve Fatıma bint Esed’in çocukları olan Ali, Kabe’de doğan tek insan olup, İslam Peygamberi’nin himayesinde büyümüştür. Muhammed’e vahiy geldiğinde ise, onun davetini kabul eden ilk erkek olan Ali, hayatını İslam’a adamıştır. Peygamberin emri üzerine hicret gecesi onun yatağına yatan ve emanetleri sahiplerine ileten Ali, kısa bir süre içinde peygamberin ardından Medine’ye gitmiş, burada İslam Peygamberi’nin kızı Fatıma ile evlenmiştir. Medine döneminde başlayan ilk küçük çaplı savaşlardan başlayarak neredeyse katılmadığı hiçbir savaş olmaması hasebiyle, savaşçılığı ve cesareti ile bilinen Ali, üçüncü halife Osman bin Affan’ın öldürülmesinin ardından halk tarafından halifeliğe getirilmiştir.
Ali diğer bir kısım dini kişiliklerle birlikte “Ali kültü”nün merkezi kişiliğini oluşturur. Rivayet kültürüne dayalı eserlerde, Ali bilhassa ilmi, cesareti, imanı, dürüstlüğü, adanmışlığı, sadıklığı, cömertliği ve şefkati ile anılmakta olup, batıni Sufi gelenekler için en önemli mistik figürdür. Özellikle, tefsir, fıkıh ve dini düşünce alanındaki üstünlüğü kabul görür. Tarih bilimi açısından islami kişilikler, İslamın erken tarihi, ne zaman ortaya çıktığı, hangi coğrafyada doğup dünyaya yayıldığı konusu günümüzde belirsizliğini korumakta, bu konuda Mekke’nin yanında Petra başta olmak üzere farklı coğrafyalara işaret eden teoriler ileriye sürülmektedir. Tartışmalarda geleneksel anlayışın işaret ettiği Hicaz bölgesi dışında, Petra, Petranın kuzeyinde bir bölge ve Kufe ve Hire (Güney ırak) bölgeleri öne çıkmaktadır.
Ali’nin annesi, Muhammed’in dedesi olan Abdülmuttalib (Şeybe)’in kardeşi olan Esed bin Haşim’in kızıdır. Abdülmuttalib öldüğünde, Muhammed’e annelik eden onu koruyup kollayan ve İslâm Peygamberi’nin ilk eşi Hatice bint Hüveylid’in ardından Müslüman olan ikinci kadındır. Ali’nin babası, Kureyş’in liderliğini babası Abdülmuttalib’den devralan Ebu Talib idi. Ebu Talib, dedesinin ölümü sonrası kimsesiz kalan Muhammed’i himayesine aldı ve 43 yıl himayesini sürdürdü. Muhammed peygamberliğini ilan ettiğinde Kureyş, Ebu Talib’in ölümüne değin, kendisinden çekinmiş ve Muhammed’e zarar vermeye cesaret edememişlerdir.
Mekke’de, 30. Fil Yılı’nın Recep ayının 13. günü, bir başka görüşe göre de Zilhicce ayının yedinci günü, Kâbe’nin içinde dünyaya geldi (MS 599). Annesi Fatıma Ali’yi doğurmak üzere iken Kâbe duvarına dayandı. Bu esnada duvarın yarıldığına ve bir sesin içeri gelmesini söylediğine inanılır. Dördüncü gün dışarı çıktığında Fatıma’nın kucağında bir erkek çocuğu vardır. Ebu Talib ve ailesine müjde verilir, Muhammed herkesten önce gelerek bebeği kucağına alır ve o sıralarda eşi Hatice bint Hüveylid ile birlikte evinde kaldığı Ebu Talib’in evine kadar taşır ve evliliğinin henüz ikinci ya da üçüncü yılındadır. Ali isminin Ebu Talib’e bu ilham olduğu, daha çok da bu ismin Muhammed tarafından verildiğine inanılır.
Ali’nin çocukluk dönemi, Muhammed’in çocukluk döneminin geçtiği evde geçmiştir. Her ikisi de Ebu Talib’i bir baba ve yönetici olarak tanıyorlardı; Fatıma bint Esed’e de anne diyorlardı. Bu ortamın, onun yetişmesinde çok önemli bir yeri olmuştur. Muhammed, Ali’yi omzuna alır Mekke’nin dağlarında, vadilerinde ve sokaklarında dolaştırırmış. Ali’nin çocukluğunda bir kuraklık Mekke’yi sarmıştı. Muhammed, amcasının birer çocuğunu kendi yanlarına alarak onun ekonomik sıkıntısını hafifletmek istediğini bir diğer amcası Abbas’a bildirdi. Abbâs bin ʿAbd el-Muttalib Câ‘fer et-Tayyâr’ı, Muhammed ibn ʿAbd Allâh ise Ali’yi büyütmek üzere yanlarına aldılar. Ali, hutbelerinin, sözlerinin ve emirlerinin toplandığı kitabı olan Nechül Belağa’da o günleri şöyle anlatır: “Çocuktum henüz, o beni bağrına basar, yatağına alırdı, beni koklardı, lokmayı çiğner, ağzıma verir yedirirdi… Ben de her an, devenin yavrusu, nasıl anasının ardından giderse, onun ardından giderdim; o her gün bana huylarından birini öğretir ve ona uymamı buyururdu. Her yıl Hira Dağı’na çekilir, kulluğa koyulurdu. Onu ben görürdüm, başkası görmezdi.
Şîʿa ve Alevî inancına göre Ali, Müslümanlar arasında ilk inanan, ‘Kâbe’de dünyaya gelen tek insan’dır. Sünnî kaynaklara göre ise, Hatice’den sonra, ikinci müslümandır. Peygamber Muhammed, Medine’ye Hicret’i emrettiğinde, Ali’yi Mekkelilerin emanetlerini dağıtması ve yatağına yatarak paganları atlatması için Mekke’de bıraktı. Ali görevini tamamlayıp Muhammed’den kısa bir süre sonra Medine’ye ulaştı. Medine’de Muhammed, Allah’ın onu Fatıma’ya lâyık gördüğünü bildirdi ve ikisini evlendirdi. Ali, Muhammed komutasındaki İslâm Devleti’nde son derece aktif roller aldı; neredeyse tüm savaşlara katıldı, ordu komutanlığı, tebliğ elçiliği gibi görevleri icra etti. Üçüncü Hâlife Osman ibn-i Affân’ın bir suikast sonucu ölmesiyle, halife seçilerek İslâm Devleti’nin başına geçti. Yönetimi sırasında Müslümanlar arasındaki ilk iç savaş (İlk Fitne) patlak verdi. Ali, Kûfe’de bir mescitte ibâdet ederken Haricîler’den Abdurrahman İbn-i Mülcem tarafından hançerli saldırıya uğradı ve birkaç gün sonra öldü. Kûfe yakınlarında toprağa verildi.
İlk dönem İslâm kaynaklarının birçoğunda, Ali Kâbe’nin içinde doğan ilk ve tek insan olarak kaydedilir.[26] Ali’nin babası yerel bir kabilenin şefi olan Ebu Talib, annesi Fatıma bint Esed’dir. Bununla birlikte Ali, Muhammed’in evinde ve onun gözetiminde büyümüştür. Muhammed, peygamberliğini ilan edip İslâmiyet’e davet etmeye başladığında, Ali bu daveti kabul eden Şia’ya göre ilk, Sünnilere göre (Hatice’nin ardından) ikinci insandır.
Ali, İslâm dünyasının hemen her yerinde, imanı, adaleti, ülke yönetimi, dürüstlüğü, savaşçılığı, cesareti ve ilmi ile anılır. İslâm tarikatlarının çoğu, kökenleri olarak Ali’yi gösterirler ve onun soyundan geldiklerini iddia ederler. Ali İslam tarihinde üzerinde en çok tartışılan şahsiyetlerden biridir Ali, Muhammed’in katıldığı tüm savaşlarda sancaktar olarak bulundu. Sadece Tebük seferi’ne Muhammed’in emri ile Medine’de kaldığı için katılmamıştır.
Nehrevan Savaşı’nda rakiplerini ağır bir yenilgiye uğrattı. Bu savaştan sonra, Haricîler’den üç kişi Mekke’de Müslümanların siyasi durumları hakkında bazı müzakereler yaptıktan sonra Ali’yi öldürmeyi kararlaştırdılar. Bu üç kişiden Abd’ûr-Rahmân İbn-i Mûlcem, Ali’yi öldürmeyi üstlendi ve Kûfe’ye hareket etti. Kûfe’de bir mescitte ibâdet ederken Haricîler’den Abd’ûr-Rahmân İbn-i Mûlcem’in zehirli bir kılıç darbesi ile yaralandı Bu saldırının amacı Nahrevan yenilgisinin intikamını almaktı. Hâlife Ali bin Ebu Talib, Abd’ûr-Rahmân İbn-i Mûlcem’in kılıç darbesinden sonra şöyle dedi: “Kâbe’nin Rabbine andolsun ki, kurtuluşa erdim”! İki gün evinde yattıktan sonra, hicretin 40. yılı Ramazan ayının 21. günü öldü (MS 661). Defnedildiği yeri uzun bir süre yalnızca en yakınları bilmiş ve yaklaşık bir asır sonra İmâm Câʿfer es-Sâdık onun mezarının Necef’te olduğunu açıklamıştır. Ali vefat edince İslâm Devleti ve hilâfet, 20 yıllığına, uzun yıllar savaştığı Muâviye’nin eline geçti.
İhtiras gafillerin kalbinde şeytanların sultanıdır.
İyilikle emretmek insanların en faziletli amelleridir.
Takva dini ıslah nefsi muhafaza eder ve mürüvveti süsler.
Yaptığı günah bir işle öğünmek o günahı yapmaktan daha kötüdür.
Sabır iki kısımdır: sevmediğin şeye sabretmek ve sevdiğin şeye sabretmek.
Susmak sana ağırbaşlı bir elbise giydirir ve sonunda özür dileme zorundan korur.
Yapman gereken hayırlı yararlı işleri yarına bırakma. Bakarsın yarın olur da sen olmazsın.
Haset edenin sevgisi sözlerinde görülür. Kinini işlerinde gizler. Adı dost, fiili düşmancadır.
Sana niçin yaptığını sorduklarında utanacağın ve yalanlamaya kalkacağın işleri yapmaktan çekin.
Yalancılardan daima uzak bulununuz. Çünkü onlarla içli dışlı olur ve onlarla dolaşıp kalkarsanız siz de yalancı olursunuz.
Yanlışını gününde görüp nefsine sitem edersen yanlışın faydaya dönüşür. Dünde kalan yaşam geçmişle yok olur gider.
Gözü olana sabah ışımıştır.
İlim meclisi cennet bahçesidir.
Söyleyene bakma söylenene bak.
Ölümü unutmak kalbi paslandırır.
Söz ilaçtır azı yaşatır çoğu öldürür.
Fikir çatışmalarından hakikat çıkar.
Haddini bilen kimse hakaret görmez.
Dilini yermekten de övmekten de koru.
Gerçekle savaşan elbette alt olur gider.
Adamlık ahde vefa verdiği sözü tutmaktır.
İkiyüzlünün dilinde tat kalbinde fesat gizlidir.
Kemal doğru konuşmak ve doğru olmaktır.
Allah seni hür yarattı tamah seni kul etmesin.
Senin hakkında iyi zanda bulunanın zannını gerçekleştir.
Kendisine edep yüklenen kimsenin kötülükleri azalır.
Hızlı yükselenlere imreniliyor. Oysa en hızlı yükselenler toz duman saman ve tüydür.
Kendini cömertliğe alıştır ve her ahlakın en iyisini seç çünkü iyilik alışkanlık haline gelir.
Fasık ve günahkâr kimselerle arkadaş olmaktan kaçın çünkü kötülük kötülüğe kavuşur.
Cimri dünyada kendi nefsine cömert davranmaz bütün malını mirasçılara vermeye razı olur.
Hiç kimsenin hatasını yüzüne vurmayınız. O hatayı işleyene hatasını başka birini misal göstererek anlatınız.
Yüzünüze karşı yapılan şişirme övgüleri dinlemekten kendinizi koruyunuz. Çünkü onlar kalpleri kirletip ortalığa pis bir koku yayarlar.
İyi niyetlilik gönle ferahlık bedene esenliktir.
Kötülükten çekinmek iyi bir iş yapmaktan yeğdir.
Sırlarını ona buna açıyorsan başına gelecek zilletlere razı ol.
Kendisini beğenen ve kendisinden razı olan kimse birçok üzüntü ve acı çeker.
Sabır iki kısımdır belaya sabır iyi ve güzeldir. Bundan daha güzeli haramlara karşı sabırdır.
Sabır iki türlüdür istemediğin hoşlanmadığın şeye sabretmek ve sevdiğin istediğin şeye sabretmek.
Söz sizin ağzınızda olduğu sürece söz sizin esiriniz, söz ağzınızdan çıktıktan sonra siz sözünüzün esiri olursunuz.
İlim hiçbir servet ile satın alınmaz. Onun içindir ki bir cahil ne derecede zengin olursa olsun en fakir bir âlim ile mukayese olunmaz.
Amel eden cahil kişi yoldan başka yerde yürüyen gibidir. Bu yürüyüşü ona ihtiyacından uzaklaşmaktan başka bir şey kazandırmaz.
Memurlarınızın hareketlerini kontrol ediniz ve bunun için güvendiğiniz samimi kişileri kullanınız. Mektuplar ve müracaatlara bizzat kendiniz cevap veriniz.
Hırs ve tamah yorgunluk ve meşakkatin anahtarıdır.
Sıkıntıya düşmeden önce emniyet tedbirini alan kimse ayağını sağlam yere basmış olur.
İlim insanı Allah’ın emrettiği şeylere götürür züht ise o şeylere erişilmesini kolaylaştırır.
Sabır insanın başına gelene katlanması demektir. Onu kızdırana karşı da kendisine hakim olmaktır.
Halka karşı daima içinizde sevgi ve nezaket besleyin. Onlara bir canavar gibi davranmayın ve onları azarlamayın.
Haksız kazanç ve ahlaksızlıklara düşmemeleri için memurlarınıza yeterince maaş ödeyiniz.
Mal harcandığı kadar sahibine ikramda bulunur. Kişinin yaptığı cimrilik kadar ona ihanet eder.
Yeni ilmi şeyleri öğrenmekle kalbinizin yorgunluğunu ve rahatsızlığını giderin çünkü kalpleriniz de vücudunuz gibi yorulur.
Mürüvvet insanın kendisini lekeleyecek şeylerden kaçınması ve güzellik kazandıracak şeylere yaklaşmasıdır. Fazilet gücü yettiğinde affetmektir.
Yoksula yardımı dilenmeden yap. Sen onu el açmak zorunda bırakırsan verdiğin sadaka ile onun sadakadan daha değerli olan haysiyetini satmaktan kurtarırsın.
Öfke delilikten bir bölümdür. Çünkü sahibi nadim olur nadim olmuyorsa deliliği adamakıllı pekişmiş demektir.
Öfke kötü bir arkadaştır. Kusur ve çirkinlikleri açığa çıkarır insanı kötülüğe yakınlaştırıp iyilikten uzaklaştırır.
Şecaat ve cesaret namına hiçbir şey beklenemez. Kötü alışkanlıkları terk etmek en büyük ibadetlerdendir.
Söz dilinin sustuğu ve amel dilinin söylediği nasihat hiçbir kulak tarafından kovulmaz ve onun faydası ile hiçbir fayda bir olmaz.
Kendi çocuğunu edeplendirdiğin şeyle yetimi de edeplendir ve çocuğunun eğitimi için yararlandığın yerden yetim için de yararlan.
Akıllı şehvetten uzaklaşan ahireti dünya ile değişmeyendir. Akıllı yalnız ihtiyacı kadar ve delille konuşur sadece ahiretinin ıslahı için çalışır.
Yalancıların başlıca sıfatları şunlardır önce sana diller döker birçok şeyler vaat eder sonra senden vazgeçer, daha sonra da arkandan senin aleyhine birçok şey söyler.
Yumuşak ahlak soyluluk ve büyüklüktendir. Yumuşak huyluluğun bitmez tükenmez kaynağı ol. Kimseye asla eziyet etme yaptığın şeyin sonuçlarını görür ve duyarsın.
Bir önceki yazımız olan Necip Fazıl Kısakürek Sözleri başlıklı makalemizde En güzel Necip Fazıl Kısakürek sözleri, Necip Fazıl Kısakürek ve Necip Fazıl Kısakürek kimdir hakkında bilgiler verilmektedir.
Yayınlanma Tarihi: 18 Ekim 2020
Kategori: Ünlü Sözler
Görüntüleme: 3404 Defa
Etiketler: Hz. Ali Hz. Ali kimdir Hz. Ali özlü sözleri Hz. Ali sözleri